Welcome to Our Website

Ekonomi Dünyası: ABD’yi küresel ekonomik güç yapan petrodolar sisteminin sonu mu geliyor?

İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana dünyanın rezerv para birimi olan ABD doları’nın tahtı sallanıyor mu?

Doların; ülkelerin döviz rezervi, küresel ticaret ve dünya çapında döviz işlemlerindeki payı hala en yükseği… Evet, gerilemeler var ve Çin Yuanı özellikle petrol işlemlerinde olmak üzere küresel ticarette payını hızla artırıyor.

Rakamlara bakacak olursak; küresel döviz rezervlerinde doların payı bu yılın ikinci çeyreğinde yüzde 58.9 oldu. Dünyadaki döviz işlemlerinde doların yüzde 88 gibi bir payı var. Küresel mal ticaretinin yaklaşık yarısı da dolar üzerinden yapılıyor.

Ancak çok önemli bir trend var; tüm bu oranlarda düşüş var. Örneğin küresel rezervlerde doların 1999’da yüzde 71 olan payı 12 puan düşmüş durumda. 2012’de ise yüzde 61.5’ti. Ülkelerin rezervlerinde altına ve Çin Yuanı’na kayış var.

PETRODOLAR SİSTEMİNİN HAKİMİYETİNİ YİTİRMEYE BAŞLAMASI KISMI BİR DOLARSIZLAŞMA

Çünkü Çin, Ukrayna savaşıyla birlikte özellikle petrol ithalatını yuan üzerinden gerçekleştirme eğilimini hızlandırarak sürdürüyor. Doların özellikle petrol piyasalarındaki etkinliği son zamanlarda hızla azalıyor.

Petrodolar sisteminin hakimiyetini yitirmeye başlaması kısmi bir dolarsızlaşma anlamına geliyor. Yatırım bankası JP Morgan’ın araştırmasına göre, artık daha fazla petrolün Çin Yuanı gibi dolar dışı para birimleriyle işlem görmesinden dolayı doların gücü ile petrol fiyatları arasındaki korelasyon zayıfladı.

JP Morgan’a göre, küresel petrol fiyatlarının ana itici güçlerinden biri olan dolar, bir zamanlar güçlü olan etkisini kaybediyor gibi görünüyor.

BRICS’TE ÜÇ BÜYÜK PETROL DEVİNİN BİR ARAYA GELMESİ PETRODOLAR’IN SONUNU GETİRİR Mİ?

Ağustos sonunda BRICS’e Körfez bölgesinden üç büyük petrol üreticisi Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve İran’ın katılması, petrodolar sistemi için büyük bir uyarı oldu.

Böylece dünyanın en önemli enerji süper güçlerinden üçü (Rusya, İran ve Suudi Arabistan) bir araya geldi. Rusya ve Suudi Arabistan tek başına dünya petrol üretiminin dörtte birini karşılıyor. Rusya ve İran dünyanın birinci ve ikinci büyük doğalgaz rezervlerine sahip.

Suudi Arabistan ve BAE gibi onlarca yıldır ABD’nin yakın müttefiki olan ülkelerin artık Washington’un yeminli düşmanları olarak gördüğü Çin ve Rusya ile dış ilişkilerini çeşitlendirebilmesi ve ABD ve AB’nin aşırı yaptırımlarının yükü altındaki İran’ın hem Moskova hem de Pekin ile stratejik ortaklığa sahip olması önemli gelişmeler…

Bu enerji zengini ülkeler dolar dışı para birimleri üzerinden petrol ticaretine de fazlasıyla açık davranıyorlar. Özellikle petrol ticaretinde Çin Yuanı ve diğer ulusal para birimlerinin kullanımı artık küresel ölçekte büyüyen bir gerçeklik haline geldi.

Soru şu: Küresel ekonomideki dolarsızlaşma süreci BRICS’teki genişlemeyle daha da ilerleyebilir mi?

YUAN, ÇİN’İN KÜRESEL EKONOMİDEKİ PAYI ÖLÇÜSÜNDE PAY SAHİBİ DEĞİL

Bir de şu var; yıllardır Çin inanılmaz bir yükselişte ve küresel ekonomide ABD’nin payı düşüyor. Küresel mal ve hizmet üretiminde 1980’de yüzde 32 olan ABD’nin payı 2020’de yüzde 24’e indi. Aynı dönemde küresel ticaretteki payı da yüzde 14’ten yüzde 11’e indi.

Dünyanın ikinci büyük ekonomisi (satın alma gücü paritesine göre birinci) ve dünyanın en büyük mal ihracatı yapan ülkesi olan Çin’in küresel ticareti domine ettiğini ve küresel mal ihracatındaki payının yüzde 14.4 olduğunu düşündüğümüzde, doların küresel ticarette payının düşmesi, Çin Yuanı’nın daha büyük bir pay sahibi olması normal karşılanabilir.

Bu yılın ilk çeyreğinde Çin’in sınır komşuları ile ticaretinde yuanın payı ilk kez doları geçti. Yuanın sınır ticaretindeki payı yüzde 49’a ulaşırken, bunun başta gelen nedeni özellikle Rusya ile yuan temelli ticaretin müthiş artması oldu.

Ancak küresel ticaret ve döviz işlemlerinde yuanın payı o kadar yüksek değil. Haziran ayında küresel Swift işlemlerinde doların payı yüzde 42 iken, yuan yüzde 2.8 ile Euro, Sterlin ve Japon Yeni’nden sonra beşinci oldu.

PETRODOLAR SİSTEMİNİN ÖNCÜLÜĞÜNÜ KİSSİNGER VE KRAL FAYSAL YAPTI

Petrodolar sisteminin giderek zayıflaması, küresel rezerv para doların hakimiyeti ve ABD hegemonyası için çok önemli olumsuz gelişmeler…

Bu yazıya petrodolar sistemini anlatarak devam edelim, gelecek yazıda ağırlıklı olarak hangi ülkelerin ticarette ağırlıklı olarak Çin Yuanı’nı kullanarak doların hakimiyetini nasıl zedelediğini inceleriz.

Başkan Nixon, 1971’de doların altına dönüştürülebilir olmasını “geçici olarak” askıya aldı. Bretton Woods sistemi sona erdi ve doların altınla olan son bağı da koparıldı. Ülkeler, uluslararası ticaret için dolar depolamayı bırakabilirlerdi. Ancak, petrol üreticisi ülkeler hızla değer kaybeden dolar yerine altınla ödeme talep etmeye başladı.

Bunun üzerine ABD yeni bir plan hazırladı. Müttefiki olarak Suudi Arabistan’ı seçti. Bu anlaşma “petrodolar sistemi” olarak bilinmeye başlandı.

Petrodolar sistemi, petrolle ilgili uluslararası işlemlerin çoğunun dolar cinsinden yapıldığı ekonomik bir sistem ve amacı dolara olan talebi artırmak, diyebiliriz. Böylece ABD’nin; para biriminin gücü yoluyla siyasi ve ekonomik nüfuzunu genişletmesine olanak sağlanmış oluyor.

Sistemin öncülüğünü dönemin ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger ve Suudi Arabistan Kralı Faysal bin Abdulaziz Al Saud yaptı.

PETRODOLAR ANLAŞMASININ DOLARIN HAKİMİYETİNİ GARANTİLEYEN ÜÇ MADDESİ

Geniş petrol rezervleri ve küresel petrol pazarındaki hakim konumu nedeniyle özel olarak seçilen Suudi Arabistan ile yapılan anlaşma şöyleydi:

1-Suudi krallığı tüm petrol işlemlerinin yalnızca ABD Doları cinsinden gerçekleşmesini sağlamak için OPEC’teki hakim konumunu kullanacak.

2-Krallık yıllık petrol gelirinden yüz milyarlarca dolarını ABD Hazine tahvillerine aktaracak. Bu, ABD’nin daha fazla borçlanmasına ve daha önce hayal bile edilemeyen bütçe açıklarını finanse etmesine olanak sağlayacak.

3-Petrol fiyatının ABD tarafından kabul edilebilir sınırlar içinde olması garanti altına alınacak ve yeni bir petrol ambargosu olmayacak.

Özünde petrodolar sistemi, ABD’nin Suud Hanedanı’nın hayatta kalmasını garanti altına alacağı bir anlaşmaydı.

Bu sistem ülkelere doları tutmak ve kullanmak için başka bir zorlayıcı neden daha verdi. Ve doların dünyanın en büyük rezerv para birimi olarak benzersiz statüsünü korudu.

DOLAR AMERİKAN ÜRÜNLERİYLE İLGİSİ OLMAYAN TRİLYONLARCA DOLARLIK İŞLEMDE KULLANILIYOR

Malumunuz, petrol, eşsiz bir jeopolitik güç ve dünyanın en büyük ve en stratejik emtiası… Aynı zamanda küresel petrol piyasalarının yıllık hacmi altın piyasasının on katı…

Tüm ülkelerin petrole ihtiyacı var. Şu örneği verelim: Türkiye, Kuveyt’ten petrol almak istiyorsa, önce petrolün parasını ödemek için döviz piyasasından doları satın alması gerekiyor. Bu da ABD Doları için devasa bir yapay pazar yaratıyor.

Dolar sadece bir aracı ve Amerikan ürünleri veya hizmetleriyle hiçbir ilgisi olmayan, trilyonlarca dolarlık sayısız işlemde kullanılıyor.

ABD, PETRODOLAR SİSTEMİ SAYESİNDE FİNANSE EDEMEYECEĞİ DEV AÇIKLARI FİNANSE EDEBİLİYOR

Ayrıca, petrol piyasası çok büyük olduğundan uluslararası ticaret için bir referans görevi görüyor. Yani, ülkeler zaten petrol için dolar kullandığından dolayı doları diğer ticaret işlemlerinde de kullanıyorlar.

Bu ABD’ye eşsiz bir ekonomik ve jeopolitik güç veriyor.

Sonuçta petrodolar, ABD dolarının satın alma gücünü artırıyor. Sistem, ayrıca dolar ve ABD Hazine tahvilleri için daha derin ve daha likit bir piyasa yaratılmasına yardımcı oluyor. Aynı zamanda ABD’nin faiz oranlarını yapay olarak düşük tutmasına da yardımcı oluyor. Böylece, ABD hükümeti, aksi halde finanse edemeyeceği devasa açıkları finanse edebiliyor.

PETRODOLAR SİSTEMİNE MEYDAN OKUYAN LİDERLER ÖLDÜRÜLDÜ

Bir de şu var: Yakın tarihte petrodolar sistemine meydan okuyan dünya liderleri sonunda öldürüldü.

Örnek: Saddam Hüseyin ve Muammer Kaddafi… İkisi de Irak ve Libya gibi büyük petrol üreticisi olan ülkelerin lideriydi. ABD’nin askeri müdahaleleri ile tartışmalı bir şekilde öldürüldü.

Çünkü, ürettikleri petrolü ABD doları dışında bir değerle satmaya çalıştılar, kısacası petrodolar sistemine meydan okudular.

Tabii ki ABD’nin Saddam ve Kaddafi’yi devirmesine gerekçe olarak bu meydan okumalar gösterilmedi. Irak’a saldırının gerekçesi, kimyasal silahlardı ve asla bulunamadılar. Ancak bunun sorumlusu olarak gösterilen Saddam Hüseyin naklen yayınla idam edildi.

Ancak şu anda bambaşka bir dünyada yaşıyoruz. Rusya ve Çin ve diğer üretici ülkelerin petrodolar sistemini sarsması başka bir dinamik oluşturuyor.

Rusya ve Çin, büyük ekonomiler olduğu gibi, ABD ile rekabet edebilecek kadar gelişmiş nükleer cephaneliğe sahip ülkeler. Bu nedenle ABD, petrodolar sistemine darbe vurmak hedefindeki Rusya ve Çin ile doğrudan askeri çatışmaya girmek istemiyor.

2022 DÜNYA FİNANS TARİHİNDE ÇOK ÖNEMLİ BİR YILDI

Tüm bu tarihsel geri planın ışığında 2022 yılı dünya finans tarihinde önemli bir yıl oldu. Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşla birlikte petrodolar sisteminin çöküşünün başlangıcına tanık olundu. 2023 yılında bu eğilim artarak devam etti. BRICS’e büyük petrol üreticilerinin katılmasıyla gelişmelerin ne yöne gideceğini göreceğiz

Artık Rusya ile Çin, ticaretlerinin büyük bölümünü yuan ile yapıyor. Rusya Ekonomik Kalkınma Bakanlığı’nın son verisine göre, Rusya, Çin ile olan ticaretinin yüzde 75’ini Çin Yuanı kullanarak yapıyor. Ayrıca diğer ülkelerle olan ticaret işlemlerinin yüzde 25’ini karşılamak için de yuan kullanılıyor.

Rusya, Suudi Arabistan’ı geride bırakarak, Çin’in büyük petrol tedarikçisi oldu. Yılın ilk yarısında 52.6 milyon ton (değeri 28 milyar dolar) petrol sattı ve ödemelerin büyük bölümü yuan ile gerçekleşti.

YUNANİSTAN’DA SYRIZA’NIN LİDERLİK KOLTUĞUNA ESKİ BİR GOLDMAN SACHS İŞLEMCİSİ PARAŞÜTLE OTURUVERDİ

Komşu Yunanistan’da ilginç gelişmeler oldu. Geçen hafta sonu bir denizcilik şirketinin CEO’su ve eski Goldman Sachs trader’ı Stefanos Kasselakis, ana muhalefet partisi, sosyalist Syriza’nın lideri Alexis Çipras’ın yerine seçildi.

Kasselakis, 133 bin 600 parti üyesinin yaklaşık yüzde 57’sinin oyunu aldı; rakibi, Syriza’nın eski çalışma bakanı Efi Ahçıoğlu idi. Çipras, Mayıs ayındaki seçim başarısızlığı üzerine başkanlıktan istifa ederken, halefinin Efi Ahçıoğlu olduğunu söylemişti.

Ancak, birkaç ay öncesine kadar ABD’de yaşayan, hiçbir politik tecrübesi ve 2023’ten önce Syriza ile bilinen bir bağlantısı olmayan Kasselakis’in Amerikan finans kapitalinin en öne çıkan kurumu Goldman Sachs’ta çalışmış olması sert eleştirilere yol açıyor. Kasselakis ayrıca Joe Biden’ın 2008 başkanlık ön seçim kampanyasında gönüllü olarak görev yaptı.

‘İNGİLİZCESİ VE FİNANS BİLGİSİYLE MİTSOTAKİS İLE REKABET EDECEK’

Kasselakis, liderlik seçimi sırasında “daha iyi İngilizcesi, finans ve işletme” bilgisi nedeniyle Başbakanı Kyriakos Mitsotakis’i yenmek için daha iyi bir konumda olacağını ve Syriza’nın ABD’deki Demokratlar tarzı “büyük bir çadır” partisi kurarak “ABD formülünü mümkün olan en kısa sürede kopyalaması gerektiğini” söyledi.

İktidardaki Yeni Demokrasi partisinin temsilcileri kendisini tebrik ederken, Syriza’nın artık daha gerçekçi bir yol izleyeceğini ve Kasselakis’in partiyi Syriza’nın son seçimde kaybettiği zemine doğru; merkeze taşıyacağını söylediler.

Babası da bir armatör olan Kasselakis, adeta paraşütle inerek Syriza’nın liderliğine oturuverdi. Yoksa, 38 yaşındaki avukat Aşçıoğlu’nun liderliğine kesin gözüyle bakılıyordu. 35 yaşındaki Girit kökenli Kasselakis, geleneksel Syriza seçmenine ya da genel olarak Yunan soluna uygun bir lider değil. “PASOK’lu sosyalistlere göre fazla şehirli, KKE komünistlerine göre ise fazla liberal ve Syriza için de tamamen aşırı modern bir siyasetçi” olarak yorumlanıyor.

AFETLER ÜLKEYİ MAHVETTİ ANCAK EKONOMİ İYİ YOLDA, SEBZE-MEYVE FİYATLARI ÇOK YÜKSEK

Yunanistan’da Ağustos ayında Dedeağaç bölgesinde 13 gün süren, Yunanistan’ın son 20 yılda yaşadığı en büyük orman yangınında, 826 bin dönümden fazla alan yandı, 21 kişi öldü. Ardından Eylül ayında Tesalya bölgesini etkileyen seller Volos, Pilio, Larisa ve Farsala gibi yerleşim yerlerinde ciddi hasara yol açtı, 17 kişi yaşamını kaybetti.

Doğal afetlere karşın Yunan ekonomisi canlılığını sürdürüyor. Ülkede gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYİH) yılın ikinci çeyreğinde, daha önceki dört çeyrek yılın en yüksek büyümesini göstererek yüzde 1.3 büyüdü.

Eylül itibarıyla yüzde 2.4 ile Euro bölgesindeki en düşük üçüncü enflasyon kaydedildi. Ancak ülkede gıda fiyatları hala çok yüksek. Özellikle sebze fiyatları; domatesin kilosu 2.5, karpuz 1, taze fasulye 5, patlıcan 2 Euro… Sebze fiyatlarında yıllık artış yüzde 17.5, meyvede yüzde 11.

MANZARA ÇOK KÖTÜYDÜ, OTOBANI YANMIŞ ODUN KOKUSU KAPLADI

Geçen hafta oraları gördük. Çok kötüydü, her yer yanmış siyah ağaç gövdesi kaplı, zeytinlikler de yanmış, hepsi sararmış. New York’tan daha büyük bir alan yanmış.

İpsala’dan Yunanistan’a girdikten kısa bir süre sonra yanmış ormanlar başlıyor, Dedeağaç’ın girişinde ve çıkışında devam ediyor. Neredeyse Gümülcine’ye kadar… Biz yoldayken, hafif bir yağmur yağdı, feci bir yanmış odun kokusu kapladı ortalığı… Yangın otobanı atlayıp devam etmiş. Zaten bir süre İpsala sınır kapısı ve otoban kapatılmıştı.

Doğal afetlere karşın Yunan ekonomisi canlılığını sürdürüyor. Ülkede gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYİH) yılın ikinci çeyreğinde, daha önceki dört çeyrek yılın en yüksek büyümesini göstererek yüzde 1.3 büyüdü.

MOODY’S NOTU İKİ BASAMAK BİRDEN ARTIRDI, ‘DIŞ ŞOKLARA KARŞI HASSAS’ DEDİ

Bu arada kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, Yunanistan’ın kredi notunu iki kademe birden yükselterek, Ba3’ten Ba1’e çıkardı. Bu epeydir beklenen bir gelişmeydi. Ancak bu not ülkenin tahvillerine yatırım yapılabilmesini sağlayacak seviyenin bir adım gerisinde…

Siyasi istikrara değinen Moody’s, kamu maliyesinin, bankacılık sisteminin iyileştiğini bildirdi. Moody’s, Yunan hükümetinin reform uygulaması konusundaki kararlılığını “güvenilir ve güçlü” olarak gördüğünü belirtti.

Ancak Moody’s, turizm ve denizcilik gibi kilit sektörlerin büyüklüğü ve önemi göz önüne alındığında, ekonominin dış şoklara karşı hassas olduğu konusunda uyardı.

AVRUPA’DA YÜKSEK ENFLASYON DÖNEMİNİN SONU MU?

Avrupa’da enflasyon düşmeye başladı. Eylül ayında Euro bölgesinde enflasyon yüzde 4.3 ile son iki yılın en düşük seviyesine indi. Ağustos’ta yüzde 5.2’ydi. Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) faiz artırımlarının etkisiyle düşmeye başlayan enflasyon, Ukrayna savaşının başlangıcından önceki en düşük seviyeye geldi.

Avrupa’nın en büyük ekonomisi Almanya’da yıllık enflasyon yüzde 4.3’e geriledi. Ağustos’ta yüzde 6.4’tü. Bu keskin düşüşte baz etkisinin de katkısı var.

Fransa’da enflasyon yüzde 5.6’ya düşerken, İtalya’da yüzde 5.7’ye yükseldi. Bu yıl Avrupa’nın en düşük enflasyon oranına sahip olan İspanya’da ise artan elektrik ve akaryakıt maliyetleri nedeniyle üst üste üçüncü ayda da artarak Eylül ayında yüzde 3.2’ye oldu.

ABD’DE OTOMOBİL İŞÇİLERİ GREVİ BÜYÜYOR

ABD’deki otomobil işçileri grevi genişliyor. Birleşik Otomotiv İşçileri (UAW) sendikası, grevin üçüncü haftasında Ford ve General Motors fabrikalarında 7 bin çalışanın daha greve gideceğini söyledi. Stellantis’te (Chrysler) ciddi ilerleme sağlandığından dolayı, sendika yeni bir teklif yaptı, grevde genişlemeye dahil olmadı.

Sendika, diğer taleplerin yanı sıra dört yıl içinde ücretlerde yaklaşık yüzde 36 artış ve yeni işe alınanlara daha düşük ücret ve daha az sosyal haklar sağlayan uygulamalara son verilmesini talep ediyor.

Şirketler yüzde 20’lik bir maaş artışı ve başka tavizlerle önerdiler.

ABD EKONOMİSİNE İKİ ÖNEMLİ TEHDİT: YÜKSEK FAİZ VE ARTAN PETROL FİYATLARI

Yüksek faiz oranları ve petrol ve benzin fiyatlarındaki artış Amerikan ekonomisini zorluyor.

Hem yüksek faiz oranları hem de enerji fiyatlarının tırmanması “tüketiciler için tatsız, çoğu yatırımcı için itici ve ekonomi için tehlikeli olan kötü bir karışım” olarak tanımlanıyor.

ABD Hazine tahvil getirilerinin son on yılların en yüksek seviyesine yükselmesi, tüketiciler ve işletmeler için maliyetleri artırırken, Wall Street’i de sarstı. Merkez Bankası’nın (FED) durgunluğa neden olmadan enflasyonu bastırma çabalarını karmaşık hale getirdi.

Aynı zamanda, Rusya’nın Ukrayna ile savaşının başlarında 2022’de ulaştığı zirvelerden düşen petrol fiyatları yeniden yükselişe geçti. Varil başına 95 doların üzerinde seyrediyor. ABD’de ortalama benzin fiyatı galon başına 3.80 doların üzerine çıktı. Tüketicilerin alarma geçmesini ve siyasi sarsıntıları tetikleyen galon başına 4 dolar sınırına yaklaştı.

Uzmanlar, bu gelişmelere ABD şirketlerinin dış ülkelerdeki kârlarını baskılayan güçlü dolar da eklediğinde, “ekonominin başa çıkması çok zor olan bir üçlüyle karşı karşıya kalıyor” yorumunu yapıyorlar.

Diğer yandan, bazı uzmanlar, ABD devlet borçlarının alınıp satıldığı, küresel finans sisteminin temeli olan 25 trilyon dolarlık ABD Hazine tahvili piyasasının giderek dev bir kumarhaneye benzemeye başladığını savunuyor.

Piyasanın onlarca yıldır işlediği geleneksel mekanizmalardan vazgeçilirken, hedge fonları ve onların son derece spekülatif ve riskli operasyonlarının piyasaya giderek daha fazla hakim olması kaygı yaratıyor.

BORSALAR DÜŞÜŞTE, PETROL EYLÜL’DE YÜZDE 12 YÜKSELDİ

Wall Street, kötü bir Eylül ayını ve üçüncü çeyreği geride bıraktı. Son dakika anlaşmasıyla önüne geçilen hükümetin kapanması tehdidi ve özelikle tahvil faizlerinin onlarca yılın en yüksek seviyesine çıkması piyasa üzerinde baskı oluşturuyor.

Dow Jones endeksi Eylül ayını yüzde 3.2, üçüncü çeyreği ise yüzde 2.4 düşüşle, S&P 500 ayı yüzde 4.8 ve çeyreği yüzde 3.5 düşüşle tamamladı. Nasdaq, Eylül ayında yüzde 4.9 kayıp yaşadı ve çeyrekte yüzde 2.9 düştü.

Petrol fiyatları arz cephesindeki sıkılaşmaların etkisiyle Eylül ayında yüzde 12, üçüncü çeyrekte yüzde 29 yükseldi. Batı Teksas petrolünün varili 91 dolardan haftayı kapattı. Gözler 4 Ekim’deki OPEC toplantısına çevrilmiş durumda ve dördüncü çeyrekte petrol arzında daha fazla sıkıntı bekleniyor.

BU HAFTA NELER OLACAK?

Bu hafta önemli veriler var. ABD’de tarım dışı istihdam verileri ve Başkan Jeremy Powell ve bazı FED yetkililerinin konuşmaları önem kazanıyor. İş başlangıçları, hizmetler ve imalat satın alma yöneticileri endeksleri, dış ticaret verileri ve fabrika siparişleri gibi diğer önemli veriler var.

Ayrıca Türkiye ile Endonezya, İsviçre, Güney Kore ve Filipinler’deki enflasyon oranları, Avustralya, Yeni Zelanda ve Hindistan’daki faiz kararları da yakından takip edilecek. Euro bölgesinde işsizlik oranı ve Almanya’daki fabrika siparişleri de takip edilecek. ECB Başkanı Christine Lagarde’nin konuşması da önemli…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir